Eğitim ve Kültür Adamı Hasan-Âli Yücel

         
 HASAN ALİ YÜCEL



         Bir öğretmen  adayı olarak özellikle de adının verildiği bir fakülte de okurken böyle birini anlatmamak olmaz diye düşündüm.Kimden mi bahsediyorum, tabi ki Milli Eğitimin temellerini atan kişi olan Hasan Ali Yücel 'den bahsediyorum.




             Yücel 17 Aralık 1897 de ekonomik durumu iyi olan bir ailenin tek çocuğu olarak dünya ya geldi.Hasan-Âli,Musikî üstadı Mehmed Celâleddin Dede Efendi’ nin yanında müzik eğitimi gördü. Dört yaşındayken Yolgeçen Mektebi’ne başladı. Beş altı yaşlarındayken Taş Mektep’e geçti.1906 yılında, dokuz yaşındayken Mekteb-i Osmanî'ye gönderildi.  Ayrı ayrı hocalardan ders gördü. Daha sonra Hasan-Âli Vefa İdâdisine yazıldı. Vefa İdadisi’nin son sınıfındayken, Birinci Dünya Savaşı 'nın başlamasından dolayı askere çağrıldı.Hasan-Âli, askerlik sonrası öğretimini Darülfünün'da tamamlama imkanı buldu.Daha önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kayıt yaptırdı. Bir yandan da ifnam gazetesinde çalışmaya devam etti.Ama bu fakülte de yaşadığı bazı sorunlar yüzünden yarıda bırakarak, Edebiyat Fakültesi'nin Felsefe Bölümüne kayıt yaptırdı.Ve bu bölümden mezun oldu.

       Okulunu bitirir bitirmez öğretmen olarak tayin edilmedi.Bir süre özel öğretmenlik yaptı.  25 yaşında Necati (Tansel)'in kız kardeşi  Refika Hanımla evlenir. Kısa bir süre sonra, İzmir Erkek Muallim Mektebi'ne Türkçe ve Edebiyat Öğretmeni olarak atanır. Kent, Yunan işgali ve zulmünün izleriyle doludur. Kötü koşullarda, 19 Aralık 1922'de öğretmenliğe başlar. Bir grup meslektaşıyla Muallimler Birliği ve Türk Ocağını kurar.1927 yılı başında Hasan Âli Milli Eğitim Bakanlığı genel müfettişi oldu. 1928 yılında, Tevfik Fikret’in “Tarihi Kadim-Doksan Beşe Doğru” adlı şiir kitabını Latin harfleriyle yayınladı.1930′da Paris’e gönderilen Hasan Âli burada “Maarif teşkilatı ile mekteplerini ve buna müteferri muamele, kanun ve nizamnameleri”ni incelemekle görevlendirildi.Goethe üzerine Türk dilinde yapılan çalışmasıyla, Goethe madalyasıyla ödüllendirildi. 1932 yılının sonunda, Ankara’daki Gazi Terbiye (Eğitim) Enstitüsü’ne müdür olarak atandı. Bu dönemde, Hasan-Âli, 1917-1933 yılları arasında yazdığı didaktik şiirlerini "Dönen Ses" adıyla yayınlar. Bu şiirleriyle, çocuk edebiyatına katkıda bulunmuş şairlerden birisi olarak kabul edildi.
            Hasan-Âli, 1933 yılı sonunda Maarif Vekaleti Orta Tedrisat Umum Müdürlüğü'ne atandı. 1934'te Cumhuriyet Halk Partisinden İzmir Milletvekili olarak meclise girdi. 28 Aralık 1938'de, Hasan-Âli Yücel, 41 yaşında, iken istifa eden Saffet Arıkan'ın yerine, Celal Bayar kabinesinde Maarif Vekili oldu.
           Hasan-Alİ Yücel, l ve 2 Mayıs 1939 tarihlerinde, On Yılhk Neşriyat Sergisi ve Birinci Türk Neşriyat Kongresi'ni açtı. Yazarlar, yayıncılar, eğitimciler, araştırmacılar, sanatkarlar, milletvekilleri, bakanlık görevlilerinden oluşan kongre, çeşitli alt gruplara aynlarak sorunlar ve öneriler üzerinde çalışdı.31 Ekim 1939′da reformların sonucu sayılabilecek olan Birinci Devlet Resim Heykel Sergisi’ni açtı. Sergi her yıl Ankara’da kuruldu.
           
            Köy ve kent arasındaki dengeyi eşitlemek üzere 1936′da Saffet Arıkan’ın bakanlığı döneminde Köy Eğitmeni projesi uygulanmaya başlandı. 17 Nisan 1940′ta Köy Enstitüleri Yasası çıkarılarak, köy okullarında görev alacak olan öğretmenleri yetiştirmek üzere kent ve kasabalardan uzak, geniş arazisi bulunan uygun yerlerde Köy Enstitüleri kurulmaya başlandı.1950′den sonra Köy Enstitüleri bazı sebeplerden dolayı kapatıldı.
             Hasan Âli 20 Mayıs 1940′ta Devlet Konservatuarları’nın kuruluş yasasını çıkardı.6 Haziran 1941'de Birinci Coğrafya Kongresi'ni topladı ve daha sonra Gramer Komisyonu'nu toplantıya çağırdı. Tahsin Banguoğlu'na "Ana Hatlarıyla Türk Grameri" adlı bir eser hazırlattı ve hemen yayınlattı. Yücel’in bakanlık yaptığı dönemde, Ankara Fen Fakültesi (1943), İstanbul Teknik Üniversitesi (1944) ve Ankara Tıp Fakültesi (1945) kuruldu. Dört yıl süren bir hazırlıktan sonra 13 Haziran 1946′da 4936 sayılı Üniversiteler Kanunu çıkarıldı.
              Hasan-Âli Yücel, 1945'te, 4-20 Kasım arasında Londra'da toplanan ve 43 ülkenin katıldığı UNESCO toplantısında ülkemizi temsil etti.ve UNESCO'nun statüsüne ilişkin anlaşma 20 Mayıs 1946'da Türkiye tarafından imzalandı; üç yıl sonra da UNESCO-Türkiye Millî Komisyonu Ankara'da toplandı.
          Hasan-Âli Yücel, 5 Ağustos 1946'da 7 yıl ve 7 ay sürdürdüğü Millî Eğitim Bakanlığı görevinden -çeşitli nedenlerle-istifa etmiştir.İstifasının ardından Hasan-Alİ Yücel, gazetecilik görevine döner ve Ulus ve Cumhuriyet gazetelerinde  yazmaya başlar.
            Eğitim ve kültür adamı Hasan-Âli Yücel 26 Şubat 1961 sabahı, İstanbul'da misafir olarak kaldığı Prof.Dr. Tevfik Sağlam'ın evinde yüksek ateşli bir hastalıktan vefat etmiştir. 

Eminim eksik kalan yerler yazmayı unuttuğum daha pek çok şey vardır.  Ben  yazarken insan yaşamına bu kadar şeyi nasıl sığdırır diye düşünmeden ve kendi yaşantımı Yücel'inkiyle kıyaslamadan edemedim.Sizlerinde okurken neler düşündüğünü merak etmiyor değilim:)

1 yorum:

  1. İnsan kültürlü ,bilgili ,eğitimli ve vicdanlı olmalı ..Hepimiz ilerici bir görüşle aydınlanmanın peşinden gidip bize örnek olan insanlar gibi önemli konumlarda ve mertebelerde de olmalıyız İnşallah

    YanıtlaSil